Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, ‘Kürt meselesinin sadece Türkiye’nin bir meselesi olmadığını, İran, Irak ve Suriye’de önemli oranda Kürt nüfusu olduğunu ve bu itibar ile Kürt meselesinin en az dört devleti ilgilendiren ve etkileyen bir derinliğe sahip olduğunu söyledi.Diyarbakır’da, Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM)’ın organize ettiği, ‘Tigris Diyalogları’ programı kapsamında bir otelde düzenlenen programda önce konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, daha sonra davetlilerin sorularını yanıtladı. SP lideri Karamollaoğlu, hazırladıkları Kürt raporundan bölümler okuyarak, ‘Kürt Meselesi, ülkemizin en önemli ve en hayati meselelerinden biridir. İsimlendirilmesinde bile ittifak edilemeyen bu büyük mesele, gelinen noktada ülkemizin bir meselesi olmaktan öte daha kapsamlı ve geniş bir boyut kazanmıştır. Çözüm için doğru teşhis ve yol haritası belirlenemediği için her dönemde varlığını devam ettirmiş ve bununla ilgili kalıcı ve kapsamlı bir çözüm maalesef ortaya konamamıştır. Mesele bir çözüme kavuşturulamadığı için de daha karmaşık bir hale gelmiştir. Bölgesel gelişmeler ve küresel dinamikler göz önünde bulundurulduğunda, Kürt Meselesi’nin hak ve adalet ekseninde ivedilikle bir çözüme kavuşturulması ülkemiz ve bölgemiz üzerinde emelleri olan emperyalist güçlerin oyununu bozacaktır’ dedi. SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, son yüzyılda yaşanan iki dünya savaşı, ulus-devlet yaklaşımları, siyasal rejimler ve topluluklar üzerinde önemli değişimlere neden olduğu, bunun neticesinde coğrafyamızın yeni çatışmalara sürüklendiğini söyledi. Bu durumun, inanç, tarih ve kültür gibi tüm paydaş bağları tahrip ederek zenginliğimiz olan farklılıklarımızın çatışma ve kavga üzerinden şekillenmesine sebep olduğunu söyleyen Karamollaoğlu, ‘Tarihsel süreç içerisinde Kürtlerin temel haklarının inkar edilmesi ve adeta asimilasyona maruz kalması, etnik problemleri; Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin sosyo-ekonomik olarak geri bırakılması da kalkınma sorununu ortaya çıkarmıştır. Hem kimlik, hem de ekonomik geri bırakılmışlık terör örgütünün istismar edebileceği bir zemin oluşturmuş ve meseleyi daha da içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir. Bölge halkı bu süreçte çok ciddi mağduriyetler ve acılar yaşamıştır. 1980 darbe sürecinde ve devamında Diyarbakır Cezaevi’nde uygulanan insanlık onurunu zedeleyen işkence hadiseleri, 90’lı yıllarda Diyarbakır-Lice’de ve Şırnak’ta yapılan zulümler, köy baskınları ve yapılan işkenceler, köylerin boşaltılması, faili meçhul cinayetler, akıbeti belli olmayan kayıplar telafisi çok zor yaralar açmıştır. Son dönemlerde yaşanan Uludere (Roboski) katliamı bu yarayı daha da derinleştirmiştir’ diye konuştu. SP lideri Karamollaoğlu, 2013 yılında, başlatılan çözüm sürecine de değinerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
‘ÇÖZÜM SÜRECİ, BAŞARISIZLIK İLE SONUÇLANMIŞTIR’
‘Bu meselenin çözüme kavuşturulması ümidi ile 2009 yılında ‘Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci’ olarak başlatılan ve 2013 yılı başlarında ‘Çözüm Süreci’ne dönüşen bir süreç yaşanmıştır. Ancak, ‘Çözüm Süreci\
Sp’nin Cumhurbaşkanı Adayı Karamollaoğlu, Diyarbakır’da
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.