Şii din adamından Nasrallah’a: ‘Vasiyetini yaz, İran seni sattı’

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Hizbullah hareketine karşı tenkit ve çıkışlarıyla bilinen, daha evvel de Arap medyasında yazılı olarak ve televizyon kanallarından Nasrallah’a davetlerde bulunan El Hüseyni’nin son ihtarında şu sözleri kullanması dikkat çekti:

“Vasiyetini yaz. İran seni ve kümesini sattı. Başına karşılık İran’ın ne mutabakat yaptığını bilsen her şey aksine döner. Sana Kudüs’ü gösterenler seni sattı. Umarım çok geçmeden olanları görürsün…”

23 Temmuz 2024’te, Suudi vatandaşı olan Lübnanlı Şii İslam alimi Muhammed Ali El-Hüseyni, Suudi günlük gazetesi Okaz’da Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’a açık bir mektup yayımlayarak, Nasrallah’tan İsrail’e yönelik akınları derhal durdurmasını ve Lübnan’ın İsrail ile olan sonunun denetimini Lübnan ordusuna devretmesini istemişti.

El Hüseyni, aksi takdirde savaşın yol açtığı yıkım ve dökülen kanın tek başına sorumluluğunun Nasrallah’a ilişkin olacağını yazmıştı.

El Hüseyni sonraki gün Suudi El-Arabiya kanalıyla yaptığı bir röportajda Hizbullah’ın İsrail’e karşı mevcut operasyonlarının “savunma cihadı” oluşturmadığını, bunun yerine Caferi anlayışına nazaran yasak olan saldırgan bir savaş olduğunu kabul etmesi, bu nedenle Nasrallah’a Lübnan’ın yok edilmesi ve yıkılmasıyla sonuçlanması mümkün olan savaşı durdurmasını tavsiye etti.

El Hüseyni’nin Temmuz ayında yayımlanan yazısından birtakım kısımlar:

“Sayın Hasan Nasrallah, mesajımın size ulaşacağını ve onu okuyacağınızı kesin olarak biliyorum. Gelişmeleri ne kadar yakından takip ettiğinizi biliyorum, çünkü bu mevzular sizi her şeyden daha çok ilgilendiriyor.”

“10 aydan uzun bir müddettir, güneydeki köyler ve kasabalar günlük yıkımlarla karşı karşıya, beşerler şehit edildi, tarlalar yakıldı ve sakinleri göç ediyor, zira Lübnan ve vatandaşları için hiçbir ufuk yahut yarar yok. Lübnan halkına bu bahiste soru sorulursa, oybirliğiyle: ‘Dur, bizimle hiçbir ilgisi olmayan ve hiçbir yarar yahut çıkarımızın olmadığı bir savaş istemiyoruz’ diyeceklerdir.”

“Sayın Seyyid… Bizim için kıymetli olan halkımız ve Lübnan’dır, bu yüzden size tam bir şeffaflık, dürüstlük ve doğrulukla hitap ediyorum. Güney Lübnan’daki operasyonlarınız artık tolere edilemez. Tüm diplomatik eforlar, onlara karşı çıkmanız nedeniyle tükendi. Bu bir tehdit değil; bu, Lübnan ve halkının evvelce uyarılmadan uğrayacağı askeri reaksiyonlar ve yıkım konusunda sizi bilgilendirmek için bir tavsiyedir.”

“İsrail’in gayri nizami silahlar kullanacağını bilin ve Allah’a yemin olsun ki bu savaş Lübnan’da bitmeyecek, Şam’a sıçrayacak ve Şam, 1982’de Beyrut’un düştüğü üzere düşecek.”

“Bu yüzden hiçbir memleketler arası garantiye aldanmayın… Tüm Lübnan halkı ağır bir bedel ödeyecek ve bilhassa Şii’ler, zira savaştan sonra ülkede gelecekte gerçekleştirilecek projeler Şii’leri izolasyon ve dışlanma karanlığına geri döndürecek.”